kelebekli pano

Biliyorsunuz halen 'Atölye Beyaz'a gidiyorum. Bu Cuma çalışmalarımdan bu pano. Kelebekleri atölyede Mehtap Hanım istediğim boyda kesti. Panoyu kahverengi taban ile mumla eskittim ve üzerine beyaz boya kullandım. Kelebeklerin üzerlerine de dekopaj resmi keserek yapıştırdım. İki adette ufak seramik figürlerden koydum ve sonra 'bebek mavisi' boyadan ufak ve hafif puantiyeler atıştırdım. Sonra tekrar sprey vernik.

 

 

 

 

güzel bir hediye aldım

Sevgili arkadaşım Nurdan geçmiş doğum günüm için bana bu takı tasarım kitabını hediye etti bugün. Öyle mutlu oldum ki anlatamam.

 

pano çalışmaları

Panoları önce hafif kırık beyaz renge boyadım ve üzerlerine gene hamur ile kabartma çalıştım. Bu sefer panoların dört kenarına dantel fisto yapıştırdım değişiklik olsun diye...

 

 

yüzkat vernikli tepsi çalışması

Önce ham MDF tepsiyi boya ile renklendirdim. Yeşil ve ortasına beyaz boya kullandım. Kenarlara kırmızı renk ile şerit yaptım.

 

Bu dekopaj resmi kestim ve tepsinin ortasına uyacak şekilde ayarladım ve yapıştırdım. Tabii sprey vernik ve arkasından da yüzkat vernik döküldü ortasına.

 

Tepsinin dışına stencil ile çiçek motiflerini beyaz boya ile çalıştım. İç kısmına da beyaz puantiyeler yaptım.

 

kolyeler, kolyeler

Gene balık figürü kullanarak yaptığım bir çalışma.

 

Su yeşili pastel tonlarda yarı değerli taşları, ufak cam taşlar ve sedefli yıldızlarla karıştırdım ve aralara gümüş koydum.

 

ipek kumaşlı bileklik çalışmaları

Bu çalışmaya devam, arkadaşlarımın siparişleri... Uçları kapanacak ama ben bekleyemeden fotoğrafladım bile.

 

 

 

 

muhteşem mücevherler

Sizlerle en beğendiğim ve kütüphanemde özel yeri olan olan 'P Dünya Sanat Dergisi'nden çok beğendiğim ihtişamlı bazı mücevher resimlerini paylaşmak istedim.

 

 

 

şu aralar en sevdiğim yemek kitaplarım...

Evet şu aralar T. İş Bankası'nın yayınlarından iki yemek kitabını sizlere tavsiye ederim.

İtalyan mutfağı - Capollo/Whiteman/Wright/ Boggiano

ve 30 dakikada kolay yemekler - Janni Fleetwood

 

 

kış günü manzaraları

En son sizlerle 25 OCak da berabermişim. Neredeyse bir ay olacak. Ailedeki hastalık sebebi ile İstanbul'a gidip gelmem gerekmişti. Babam 'Demans' olarak da bilinen beyin fonksiyon bozukluğu rahatsızlığı teşhisi ile yeniden doktor kontrollerinden geçti. Aslında demans bildiğimiz beynin küçülmesi, yaşlanması ve bunamanın başlaması... Tedavisi yok sadece yeni ilaçlarla biraz geriletiyorlar. Burada martı resimlerini gördüğünüz manzara İstanbul, Fenerbahçe Dalyan yani benim çocukluğum okul yıllarımın geçtiği belki de İstanbul'un bana göre en sevdiğim yeri. Ama bu sefer burası bana çok kasvetli geldi. İnsanın beynine yani vücuttaki hücreleri tek yenilenemiyen organına nasıl sahip çımamız gerektiğini düşünürek geçirdiğim tam 2 hafta bu sahilde yürüdüm ve düşündüm.

Hayatımız ne kadar zor olursa olsun beynimizi daima dinç ve aktif tutmamız gerekiyor bunun içinde hepimizin bir uğraşısı olması lazım. İster spor, ister resim, ne isterseniz. Bir kere daha iyi ki blog'larımız var diye düşündüm. Buralara bir şeyler hazırlayıp birbirimizle paylaşıyoruz, mesajlar atıyoruz. Güzellikleri, endişeleri, heyecanlarımızı paylaşıyoruz. Bu çok güzel bir şey kıymetini bilmemiz lazım. 100 yaşına da gelsek ki ben bunu hiç bir zaman istemem eğer beynimizin fonksiyonları halen doğru işliyor ise çok şanslıyız..... Onun için devam hobilere, paylaşmaya devam.

 

Frida sergisi ile tekrar merhabalar...

Eğer yolunuz Beyoğlu'na düşer ise muhakkak Pera Müze'ye uğrayın ve Frida'nın sergisini gezin. Muhteşem. Frida'nın yanında 19 .yy Rus ressamların resimleri ve Kıraç Ailesinin İStanbul kolleksiyonu da var. Beni en çok 19.yy Rus ressamları etkiledi. Belki de çoktan gittiniz gördünüz bile sergiyi!